İMİB Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, “Sürdürülebilir bir madenciliği Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de yürütebiliriz. Madencilikte bu adımı atmazsak 2050’ye geldiğimizde petrole değil, madene bağımlı hale geliriz” dedi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Maden Sektör Kurulu Başkanı ve İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Rüstem Çetinkaya, Türkiye’de özellikle ‘metalik madencilik’ olarak bilinen dördüncü grup madenciliğe karşı bir lobi oluştuğunu söyledi. Türkiye için temiz enerjiye geçişte dördüncü grup madenciliği ilk adım olarak gösteren Çetinkaya, “Bizi diğer sektörler için düşmanlaştırmaya çalışan bazı görüşler olduğunu görüyoruz.
Türkiye›de çevre örgütleri maalesef ‘maden çıkartılmasın’ diye maden karşıtlığı söylemlerini artırıyor. Endişeleri gidermek ve doğru bilgileri paylaşabileceğimize inandığımız için bir araya gelmek istiyoruz. Herhangi bir STK ile ya da akademisyenlerle istenilen her zamanda, her yerde ve her şartta bir araya gelmeye hazırız, bu açık teklifimiz” diye konuştu.
Karşı duruş gösteren herkesi madenlere davet eden Çetinkaya, “Madenciliğin çevreye etkilerine ilişkin doğru bilgileri paylaşabileceğimize inandığımız için bir araya gelmek istiyoruz. Bundan sonra çevreyi ve iklimi daha çok sahiplenen bir maden sektörü göreceksiniz. Türkiye için temiz enerjinin yolu madenlerden geçiyor ” yorumunu yaptı
2050’de petrol yerine madene bağımlı olabiliriz
Hammadde konusunda tam bağımsız olabilmek için madenlere sahip çıkılarak dünyaya satılması gerektiğini dile getiren Çetinkaya, şunları söyledi: “Bunu yaparken de çevreyle uyumlu, sürdürülebilirliğe bağlı bir şekilde yapabiliriz. Yer altı kaynakları tüm ülkeler için çok değerli. Cari açığın en büyük nedenleri arasında da bu konudaki ithalat geliyor. Ancak, Türkiye madenler konusunda çok zengin bir ülke olmasına rağmen çıkarılan madenler yeterli gelmiyor.
Eğer, madenlerimizi çıkarmayı başarabilirsek 2022’de 6,5 milyar dolar olan ihracatımızı 30-40 milyar dolar seviyelerine çıkarabiliriz. Buradaki sorun ise madencilerin doğa karşıtı olarak gösterilmesi. Biz de buna karşı çıkıyoruz. Çünkü, doğa ile uyumlu, sürdürülebilir bir madenciliği tıpkı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ülkemizde de yapabiliyoruz.
Sürekli söylediğimiz ve iddia ettiğimiz gibi doğayla birlikte madencilik gayet uyumlu bir şekilde yönetilebilir. Bunu da birçok kez gösterdik.” Bugün, insan hakları ve iklim değişikliğini koruma konusunda örnek olarak gösterilen Kuzey Avrupa ülkelerinin, en çok madencilik teknolojisi üreten ülkeler olduğunu anlatan Çetinkaya, “Biz de madencilikte bu adımı atmazsak 2050 yılına geldiğimizde petrole değil, madene bağımlı hale geliriz” dedi.
“Denetim mekanizmaları artırılsın”
Türkiye’de 5 grup madencilik yapıldığını ve Türkiye’nin gelişimine büyük oranda fayda sağlayacak dördüncü grup madencilik için sunulan ‘asla yapılmamalı, ülke için bir felakettir’ görüşlerine katılmadıklarını kaydeden Çetinkaya, bu grup madenlerin üretilmemesi durumunda Türkiye’nin maden bağımlısı haline geleceğini savundu. Uluslararası Enerji Ajansı’nın bilgilerine göre, 2050 yılında lityuma 40 kat, kobalta 21 kat, nikele 20 kat ve alüminyuma 19 kat talebin artacağını bildiren Çetinkaya, “Temiz enerjiye geçmek istiyorsak daha çok maden üretmeliyiz.
Çünkü, temiz enerjiye geçişte en çok ihtiyacınız olan dördüncü grup madenler. Tüm faaliyetlerimizde çevreyi, iklimi, temiz enerjiyi sahiplenen bir madencilik kültürü ön planda olacak. Kurumlar ya da bireyler endişe duyuyor olabilir. İletişim ve gerekli denetimler artırılsın ki iyi ve kötü madencilik ayrılsın. Kötü örnekler de şartlarını iyileştirmek için teşvik edilsin” çağrısı yaptı.
Rüstem Çetinkaya: TEMA’ya yeniden çağrı yapıyoruz
Maden sektörünün küresel enerji sorununa alternatif olarak öne çıkan yenilenebilir enerji için hammadde ürettiğini söyleyen İMİB Başkanı Rüstem Çetinkaya, yaklaşık bir yıl önce Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı’na (TEMA) sektördeki 17 dernekle açık bir mektup ilettiklerini hatırlatarak “Bugüne kadar doğru bilinen yanlışları ve eleştirileri gidermek için her fırsatta bilgi paylaşımına açık olduğumuzu söyledik.
Ancak aldığımız tek yanıt, madenlerle ilgili bir bilgi alışverişine gerek olmadığı ve altın, gümüş, krom, çinko, alüminyum, kurşun, bakır, nikel, kobalt, grafit, demir cevherini kapsayan dördüncü grup madencilik faaliyetlerinin her ne şart olursa olsun durdurulması gerektiği oldu. Çağrımızı yineliyoruz ve birlikte endişeleri giderebileceğimizi söylüyoruz” dedi.